Yargıtay Onsekizinci Ceza Dairesi, 02/03/2016, E.2015/23749, K.3955

ÖZET
Ahlak Kumar ve Büro Amirliğine kimliği belirsiz bir bayan tarafından, suça konu yerde fuhuş yaptırıldığı yönünde gelen bir ihbar üzerine, kolluk görevlilerinin arama kararı olmaksızın müşteri kılığında ihbarda belirtilen konutta sanıkla fuhuş pazarlığı yaparak sanık ve suç delillerini tespit ettikleri somut olayda, bir suç işlendiği haberini alan kolluk görevlilerinin gecikmeksizin durumu Cumhuriyet Savcısına bildirerek şüphelilerin yakalanması ve suç delillerinin elde edilmesini temin amacıyla CMK’nın 116 ve devamı maddeleri uyarınca usulüne uygun arama kararı alarak işlem yapması gerekirken, yasal düzenlemelere aykırı biçimde arama kararı olmaksızın sanığın konutunda yapılan aramanın hukuka aykırı olacağı, hukuka aykırı arama sonucu elde edilen delillerin de hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş yasak delil niteliğinde bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği, öte yandan fuhuş suçunda mağdur sayısınca suç oluşacağından, her bir mağdura yönelik eylem için ayrı ayrı ceza tayin edilmesi gerektiği gözetilmelidir.

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü.

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

CMK’nın 116. maddesinde, yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe varsa; şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerlerde arama yapılabileceği, 119. maddesinde ise, hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlilerinin arama yapabileceği, ancak, konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda aramanın, hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabileceği, düzenlenmiştir.

”Delilleri takdir yetkisi” başlıklı CMK’nın 217/2. maddesinde, “yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.” şeklindeki düzenlemeyle, delillerin doğruluğu, haklılığı ve hakkaniyete uygunluğunun sağlaması amaçlanarak, ister soruşturma ister kovuşturma evrelerinde olsun, hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin hükme esas alınmayacağı belirtilmiş, “Hukuka kesin aykırılık hâlleri” başlıklı CMK’nın 289/1-i maddesinde ise, “hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması” hali kesin hukuka aykırılık kabul edilerek temyiz yasa yolunda bozma sebebi sayılmıştır.

Bu açıklamalar dikkate alınarak somut olay bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Ahlak Kumar ve Büro Amirliğine kimliği belirsiz bir bayan tarafından, suça konu yerde fuhuş yaptırıldığı yönünde gelen bir ihbar üzerine, kolluk görevlilerinin arama kararı olmaksızın müşteri kılığında ihbarda belirtilen konutta sanıkla fuhuş pazarlığı yaparak sanık ve suç delillerini tespit ettikleri somut olayda, bir suç işlendiği haberini alan kolluk görevlilerinin, geçikmeksizin durumu Cumhuriyet Savcsına bildirerek şüphelilerin yakalanması ve suç delillerinin elde edilmesini temin amacıyla CMK’nın 116 ve devamı maddeleri uyarınca usulüne uygun arama kararı alarak işlem yapması gerekirken, yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere aykırı bir şekilde, arama kararı olmaksızın sanığın konutunda yapılan aramanın hukuka aykırı olacağı, hukuka aykırı arama sonucu elde edilen delillerinde hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş yasak delil niteliğinde bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,

Kabule göre de;

a)Temel cezanın TCK’nın 227/2. maddesi yerine anılan Kanunun 227/1. maddesi uyarınca tayin edilmesi,

b)Fuhuş suçunda mağdur sayısınca suç oluşacağı göz önüne alınarak her bir mağdura yönelik eyleminden dolayı ayrı ayrı ceza tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı ve sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02/03/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kaynak: www.corpus.com.tr